Bazı insanlar serttir. Kalpleri taş gibi, sözleri kılıçtan keskindir. Acımasızca üzerler, incitirler, hiç düşünmeden yaralar açarlar. Onların gözünde merhamet zayıflıktır, şefkat ise bir eksiklik. İşte böyle biriyle karşı karşıya gelmek, hele ki bir kadın olarak, tarifsiz bir acıdır.

Kadın, her seferinde gözyaşlarına boğulsa da hasmı bundan asla etkilenmez. Aksine, ağlamasını bir zafer gibi görür, onun kırılışını seyretmekten haz alır. Sözleri ok gibi saplanır yüreğine, sessizce kanatır onu. Bir insan nasıl bu kadar hissiz olabilir? Bir insan, bir kadının gözyaşlarını nasıl bu kadar hiçe sayabilir?

Oysa gözyaşı, zayıflık değildir. Bir kadının döktüğü yaşlar, onun içindeki derinliğin, sevginin, inceliğin bir göstergesidir. Ama acımasız insanlar bunu anlayamaz. Onlar için her gözyaşı bir kazançtır, her acı bir üstünlük.

Ne var ki, hayatın bir dengesi vardır. Acımasızlıkla kazananlar, bir gün kendi vicdanlarıyla yüzleşirler. Ve işte o zaman, kendilerini tüketen karanlığın içinde kaybolurlar. Çünkü insan olmak, hissetmek demektir. Ve hissetmeyenler, eninde sonunda yalnızlıklarına yenik düşerler.

Sen ise ağladığın için utanma. Çünkü gözyaşların, hala kalbinin attığını, hala sevgiye inandığını gösteriyor. Ve unutma, zalimler geçicidir ama senin içindeki ışık, seni daima ayakta tutacak kadar güçlüdür.